11 Mart 2012 Pazar

{Tiyatro} Oyun İzlemeyi Arzularken

Yaklaşık bir buçuk aydır neredeyse hiç tiyatro izleyemiyorum, en son Şehir Tiyatroları'nda Otobüs oyununu izledim. Daha doğrusu ilk perdesini izledim. Tam bir hayal kırıklığı idi benim için. Benim için her ay klasikleşen Şehir Tiyatroları'nın aylık programını inceliyordum. Aylık programı elime aldığım gibi ilk yaptığım şey; izlediğim oyunların üzerine tik atmak (: Beni acayip motive ediyor o tikler! Yine tiklerimi atmış, geriye kalan oyunları incelerken gözüme direkt "Otobüs" oyunu çarptı, siteden oyunu incelediğimde de oyuncuların arasında Mert Turak'ı görünce "Hemen bu oyuna gitmeliyim" dedim. Hemen arkadaşlar davetler edildi, planlar yapıldı, biletler alındı ve oyun izlenmek üzere koltuklara yerleşildi. Oyun başladı, sahne harika. Sahnedeki perdelerde oyun metni ile ilgili yazılımlar enfes, emek verildiği o kadar belli ki. Takdirlik. Oyunun ortasında bir otobüs, dekor olarak kullanılıyor ve tüm oyun orada geçiyor. Dekorun işlevselliği ve izleyiciyi içine çekmesi için harikulade düşünülmüş.




Ancak oyunda sadece sahne tasarımı var desem yeridir. Oyun sistemi eleştiren, sistemin bize dayattığı her şeyi kabullenişimizi anlatıyor. Oyunun metni ya da yönetmen bunu öyle basit bir dille gözler önüne seriyor ki oyun bir yerden sonra monotonlaşıyor. Eee? dedirtiyor insana. Ben tiyatro sevdamdan ve yapımdan ötürü oyunların sonuna kadar izlerim, beğenmezsem alkışlamam çıkarım. Ayağı kalkmam, az alkışlarım. Bir şekilde tavrımı belli ederim izleyici olarak. Birlikte gittiğim iki oyuncu arkadaş dayanamadılar ve hadi dediler, diretmedim ve direkt kalktık. Çünkü çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım ):


Mert Turak'ı Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'da, Kabare'de ve Romeo ve Juliet'te izledim, hem de büyük zevkle. Favori oyuncularımdan biridir kendisi. Bildiğiniz takip ederim Mert Turak'ı, ama O bile beni oyuna bağlayamadı.




Oyun güzeldir, çok beğenilmiştir belki. Ben izledim ve oyunla bir bütün olamadım. Harika sahne tasarımına rağmen oyunun içinde hissedemedim kendimi. Net!


Ve resmen bir süre kendimi Şehir Tiyatroları'ndan uzak tuttum. Bakmadım, bakamadım programlarına, oyunlarına. Bu sırada kendimi başka tiyatroların oyunlarını araştırmaya verdim, BGST- Tiyatro Boğaziçi'nin oyunu Eleni'den Mektuplar, Dostlar Tiyatrosu "Ben Bertolt Brecht", Talimhane Tiyatrosu'nun "Pippa" ve "Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince, Ama Şimdi İyi" oyunlarını bize uyan ve tarihlerini takip ettik Zey'le ama. Bu dört oyuna bile gidemedik, zamansızlık, plansızlık, bilet bulamama nedeniyle ); Talihsizlik...






Her şeyi bi' kenara bırak: Hayatımdaki iki güzel insanın oyunlarına bile gidemedim daha. Biri canım Şenay ablamın ve hocam Kerem Alışık'ın oyunu "Keşanlı Ali Destanı", diğeri kuzucum Zeynep'imin/ Zey'imin oyunu "Öteki" yi bile programımı ayarlayıp gidemedim ); Pes bana!




Tiyatro sezonunun bitmesine iki ay kalmasını haber veren Mart'ın gelmesi ile geçtiğimiz hafta Şehir Tiyatrolarını oyun programını elime aldım ve oyun araştırmalarına başladım, dayanamadım (: 8 Mart'ta Şehir Tiyatroları'nın Yüzleşme oyununa gidecektim ki evimize pek özel konuklarımız geldi ve o oyuna da gidemedim. Tiyatro ile ilgili talihsizliklere devam...  


Tiyatro ile ilgili yaptığım girişimler bu hafta gerçek oluyor, biliyorum, inanıyorum (: Olması lazım yoksa bana bi' haller olacak. Bu kadar tiyatro eksikliği hele ki tiyatro sezonunda bünyeye ters (;


Tiyatro planlarım;
Perşembe Zey'le "Pippa", Cuma başka bir ballı lokumla "Ben Bertolt Brecht", Cumartesi ise Zey'imin ve Emek Sahnesi'nin yeni oyunu "Öteki"yi izleyeceğim (;  


Oyunları merak edip, daha fazla detay istiyorsanız buyurun: 
Dostlar Tiyatrosu: http://dostlartiyatrosu.com/
Talimhane Tiyatrosu: http://www.talimhanetiyatrosu.com/
Emek Sahnesi: http://www.emeksahnesi.com/





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder